Bir gün küçük Enes ve Irem, dinazorlarla dolu bir dünyada yaşayan iki sevimli kardeşti. Adımlarını attıkları her yerde heyecan dolu maceralara tanık olmak için can atıyorlardı. Enes ve Irem'in anne ve babası onlara doğa ve hayvanlara olan sevgilerini öğretmişti. Bu yüzden kardeşler, dinazorları çok merak ediyor ve onlarla arkadaş olmak istiyorlardı. Bir sabah, anne ve baba onlara parkta bir piknik yapma fırsatı sundu.
Enes ve Irem, parkta birçok yeşillik ve ağaçlarla dolu güzel bir alan buldular. Çimlere oturup, güneşin ışıklarını yüzlerinde hissettiler. Birden, çimlerin arasından bir gürültü duyuldu ve büyük bir yumurta yuvarlanarak Enes ve Irem'in yanına ulaştı. Şaşkınlıkla yumurtayı inceleyen kardeşler, içinden bir dinozor bebeğinin çıktığını gördüler. Bebek dinozorun adı Dino'ydu ve çok sevimli bir Tiranozor'du. Dino, Enes ve Irem'i görünce sevinçle zıpladı ve onları hemen arkadaş edindi.
Birlikte parkta oynayan üç arkadaş, büyükçe bir göl kenarında dolaşırken birdenbire farklı renklerde bir dizi yumurta gördü. İrem, umutla yumurtaların ne çıkacağını merak ettiğini söyledi. Enes de Yumurtaları daha yakından incelediklerinde, her birinin farklı bir dinozor türüne ait olduğunu fark ettiler. Dino, atılgan bir dinozordu ve hemen fikir üretti. "Neden bu yumurtaları tıpkı benim yumurtam gibi biraz daha uzağa itmiyoruz ve onları birlikte bekleyelim? Belki de yeni arkadaşlarımız olurlar!" dedi.
Enes ve Irem'in gözlerindeki ışıltıyı gören Dino, hemen harekete geçti ve yumurtaları daha emniyetli bir yere iterek bir yuva hazırladı. Kardeşler, heyecanla ona yardım ettiler ve hepsi tepeden tırnağa çamurlu oldular. Ancak, eğlence onlar için önemliydi ve birbirlerine yardım ederek işleri daha da kolaylaştırdılar. Bir süre sonra, her bir yumurta çatlamaya başladı ve içinden minik dinozor bebekler çıktı. Enes, minik bebek Triceratops'a, Irem ise sevimli Ankylosaurus'a adını verdi. Kardeşler, Dino, Triceratops ve Ankylosaurus ile büyük bir aile olduklarını hissettiler.
Bundan böyle, Enes, Irem ve arkadaşları, parktaki maceralarına devam ettiler. Her gün birlikte eğleniyor, yeni şeyler öğreniyor ve en önemlisi, birbirlerine destek oluyorlardı. Artık tatlı rüyalar görmeye başladıklarında, dinozor arkadaşlarıyla dolu hayaller içinde mutlu bir şekilde uyuyacaklardı. Ve böylece, küçük Enes ve Irem'in dinazorlarla dolu dünyalarında birçok yeni macera ve dostluklar başlamış oldu. Ay ışığı altında uykuya daldıklarında, hayal güçleriyle dolu bir dünyada daha birçok müthiş maceraya yelken açacaklardı. Ve onlar bilmedikleri gelecekte neler olacağını hiç merak etmemişler, sadece şu anın tadını çıkarmışlardı. İyi geceler!